Birisiyle tartışmak veya fikir teatisinde bulunmak ile birine akıl(fikir) vermek aynı şey değildir.
İlk ikisinde, taraflara eşit pozisyonda mücadele ve rekabet şansı tanınırken; sonuncusunda akıl alana edilgen bir rol biçilmektedir.
Başka bir ifade ile, akıl veren kendini bir üst seviyede konumlandırmaktadır.
Danışmanlık, koçluk, mentorluk vb paralı akıl verme işlerinde roller zaten bu şekilde belirlenmiştir. Yani danışman/koç/mentor senden iyi bildiği iddiasına seni ikna etmiş ve sözleşme imzalatmıştır.
Ücretsiz akıl verme işlemlerinde böyle bir konumlandırmayı doğrudan işaret eden önceden tanımlı roller olmasa bile; akıl veren kendini daha akıllı ve veya daha ehil gördüğünden akıl verme cüreti göstermektedir.
Yani akıl verme girişiminde bulunarak, akıl veren kendini akıl verdiğinin üzerinde konumlandırmaktadır.
Birisi size akıl danıştığında, size bilen adam/kadın rolünü biçmiş olmaktadır. Bazı durumlarda bu sizi kendinden üst bir pozisyonda konumlandırma anlamı taşımayabilir. O durumda dahi, dinlemeye değer bir aklınız ve ilgili konuda işe yarayabilecek fikirleriniz olduğunu ima etmektedir, bu akıl danışma işi.
Size akıl danışılmadan akıl verdiğinizde olumsuz tepki almanızın olası sebeplerinden birisi; akıl vererek kendinizi akıl verdiğiniz kişinin üzerinde konumlandırma girişiminizdir.
Sosyal medyada ve özellikle Linkedin’de paylaşımlara yorum yaparken akıl verme üslubu kullananlara rastlamak mümkündür. Bu kişilerin doğrudan veya özel mesaj yoluyla tepki aldıklarını öğreniriz zaman zaman. Bu kişilerin bazıları küser, yorum yapmayı bırakacağı yönünde paylaşımlar yapar. Bazıları ise akıl vermenin ne olduğuna ilişkin açıklamalar içeren paylaşımlar yapar.
Yani niyetiniz iyiyse, doğrudan akıl vermek yerine, konuyu tartışma veya fikir alışverişi bağlamında ele almak, defansla karşılaşma olasılığınızı azaltacaktır.
Akıl verme konusunda bir önceki paylaşımda karalamış olduklarım;
https://etikedanismanlik.com/index.php/makaleler/item/175-akil-fikir-verme
Biri birisine, kişinin bizzat talebi olmadan akıl(fikir) veriyorsa;
1) Doğrudan çıkarı vardır.
2) Dolaylı çıkarı vardır.
3) Kişiyi veya ortamı kontrol etmeye çalışıyordur.
4) Kendini gösterme veya ego tatmini peşindedir.
5) Sonuçlarına katlanmadan deneme yapmak istiyordur.
6) Manipülatör, ajitatör veya provakatördür.
7) Evliya veya azizedir.
7 numara çok nadir olduğu için, yükümlülük altına girmeden, yani risk almadan size akıl veren herkese şüpheyle yaklaşın.
Bedeli mukabili akıl alan iseniz, sözleşmede danışmanlık ücreti ile birlikte, başarısızlık durumunda tazminat ve/veya zarar paylaşımı hükümlerini de tanımlayın.
Arkadaş ve yakınlarınızdan, bizzat sizin talebiniz veya onayınızla, aldığınız/alacağınız akıl ve fikirleri bu bağlam dışında tutabilirsiniz.
Not : Bu yazıyı burada paylaşarak ben de akıl vermiş oluyorum. Mamafi, bu paylaşım kişiye özel bir akıl verme değil. Umuma yönelik fikir paylaşımı.
Anı yaşa ! Anda kal !
Zamansal farkındalık boyutunda bilince sahip tek tür biziz. Yani geçmiş ve gelecek farkındalığı başka bir canlı türünde henüz tespit edilebilmiş değil.
Gelecek !
Hayatının erken aşamalarından başlayarak, gelişeceğini, daha yetkin olacağını biliyor insanoğlu.
Bu gelecek farkındalığı, biyolojik gelişim sürecimize paralel, beşeri gelişimimizi planlayabilme ve yönetebilme imkanı veriyor bize.
Ne yapmak istediğimize, nasıl bir hayat yaşamak istediğimize bağlı olarak, hangi yetkinliklerimizi geliştireceğimizi planlama lüksüne sahibiz.
Umut etmek, geleceğe ilişkin hayal kurmak ve hatta bu çerçevede geleceğimizi inşa etmek büyük bir ayrıcalık değil mi ?
Diğer taraftan, belli bir yaştan sonra biyolojik olarak düşüşe geçeceğinin ve sonunda öleceğinin de farkında insan türü.
Yetkinlik ve yeterliliklerimizdeki düşüşe bağlı değişime vereceğimiz tepkileri de planlayabilme ayrıcalığına sahibiz, başka türlerde olmayan.
Gelelim geçmişe !
Bildiklerimizi nasıl biliyoruz ? Ben dediğin şey ne ?
Geçmişten günümüze yaşadıklarının, öğrendiklerinin toplamı değil mi ?
Geçmişi unuttuğunda, hafızanı sildiğinde ben diye bir şeyden bahsedebilir misin ?
Yetişkin beynine sahip olarak doğmuş olsan, herhangi bir şey yaşamadan veya öğrenmeden hayata ilişkin modelleme yapabilir miydin ?
Geçmişte edindiğin bilgi, deneyim ve ilişkiler ağı değil mi senin hayata ilişkin modelleme yapabilmeni ve pozisyon alabilmeni olanaklı kılan ?
Lafın özü, aslında "Anı yaşa"cılar, "Geçmişe takılma, gelecek için endişe etme"ciler, bildiğin toksik pozitifler.
Geçmişi ve geleceği yok sayarak, eğip bükerek bırak mutlu olmayı, insan olman mümkün değil.
Bir çeşit anksiyete bozukluğu sebebiyle aşırı düşünmeden (overthinking) muzdarip isen o durum ayrı. Bir klinik psikologdan profesyonel destek alabilirsin.
Rekabet... Gelişimin anahtarı, kapitalizmin en büyük itici gücü...
Yıkıcı rekabet, büyüklerin küçükleri yutması, tekel, kartel, oligopol, gelir dağılımı adaletsizliği, fırsat eşitsizliği...
Ara ara dillendirilen bu handikaplarının yanında, bir de rekabetçi kapitalist sistemle doğrudan ilişkilendirilmeyen hile gerçeği var hayatımızda.
Hile sadece rekabetin merkezinde yer aldığı kapitalist sistemlerde yok elbette.
Ancak, kazanmanın her şey olduğu rekabetçi ortamın hileyi aşırı özendirdiğine de şüphe yok.
Yediğimiz salamın, sucuğun içinde az da olsa bir miktar dana eti olmasını umduğumuz bir rekabet ortamında yaşıyoruz.
Kaşar peyniri diye aldığımız şey bir süt ürünü olsa iyi olur düşüncesiyle alışveriş yapıyoruz serbest piyasa ekonomimizde.
Rüşvet sadece devlet satın alımlarında olur diye düşünürdük eskiden.
Perde Arkası - Utanç Tablosu ( Untold : Hall of Shame) bir netflix belgeseli.
Kendi yakın çevremde on yıllardır dillendirdiğim bir konuyu ele alıyor. Üst düzey sporun bir hile arenası olduğu gerçeğini.
Kimin testlerde yakalanmayacak dopinge ulaşabildiğinin belirleyici olduğu bir rekabet ortamı.
Sporculardan çok, doping testlerini yenmeye yönelik kimyagerlerin hile yarışı.
Sonrasında geri alınan 5 olimpiyat madalyası ile tarih yazan kadın atlet Marion Jones'un hile hikayesi.
Dünya 100 metre rekoru iptal edilen Tim Montgomery'nin hileye erişim mücadelesi.
Ortalama 75-80 yıllık hayatlar sürüyoruz.
İlk 20-25 yılı çocukluk, eğitim, hayata hazırlık vs.
Son 10-15 yılı ise sağlık sorunları, çalışamama vs.
Aradaki bölümde biriktirme şansı yakalıyoruz.
Gerek, hayatımızın ilerleyen aşamalarının kalite ve güvencesini artırmak; gerek çocuklarımıza bırakmak için.
İki tip biriktirme söz konusu; servet ve beşeri sermaye.
Biriktirdiğimiz beşeri/fikri sermaye bizimle birlikte yok oluyor. (Patent, telif gibi bazı özel durumlar haricinde)
Maddi sermayeyi ise servet olarak çocuklarımıza miras bırakabiliyoruz.
Doğuştan fırsat eşitliğinin önündeki en büyük engel olan miras; aynı zamanda gelir adaletsizliğini körükleyen en önemli unsurlardan birisi.
Biriktirdiklerimize toplumun yaklaşımı da farklı diğer taraftan.
Biriktirdiği servetten kira, kar vb gelir elde edenler ayıplanıp, sorgulanmaz iken; doktorun 20 dakikalık vizite ücreti tartışma konusu olur çoğunlukla.
Oysa, adam/kadın on yıllardır çabalayıp bilgi biriktirmiştir. Şimdi o çabanın geri dönüşünü alıyordur.
Lafın özü, oğluma önerimdir. Ben fikri sermaye biriktirmeye odaklandım ama, sen servet ve şöhret biriktirmeye odaklan. Günümüz dünya düzeninde ilkinin çok da anlamlı olmadığını gördüm.
Bilabedel, bedava liderlik sırları paylaşımımız devam ediyor. Mail listesine kaydolma, takip etme veya 3 arkadaşınızı yoruma etiketleme gibi şartları da olmadan.
Netflix’te 6 bölümlük dizisinden çıkardığım notların ilk iki bölümünü paylaşmıştım.
Aldığım notların devamı. Leadership 101, Chapter 3.
Özgürce soru sormalarını engelle. Gerekliyse, sadece senin sorulmasını istediğin soruların sorulmasını sağla.
Takipçilerinden mükemmel olmalarını talep et, çıtayı yüksek tut. Mükemmele ulaşmak mümkün olmadığından, henüz o noktaya gelemediklerini düşünerek hep bir suçluluk duygusu içinde olacaklardır. Bu suçluluk duygusu kontrolü elinde tutmanı sağlar.
İnsan doğası anlam arayışı peşindedir. Sürekli olarak kendisine anlamlı gelmeyen şeyleri anlamlandırma çabasındadır. Takipçilerini, diğerlerinden daha fazla bildiğine ve daha iyi anlamlandırabildiğine inandır. Evrenin sırrı ve hayatın anlamı gibi alanlar, kolayca yanlışlanamayacak iddialar için güzel bir oyun alanıdır.
Sana yakın olanlara ayrıcalıklar yarat. Bu sayede herkes sana yakın olmak için çalışacak, bu da etki ve kontrol alanını artıracaktır.
Sorgulamayı engelleyecek klişeler kullan. "Bunu sorguluyorsan daha çok çalışman lazım", "Vizyonumuz konusunda yeterince ciddi olmadığını anlıyorum", "Henüz o seviyeye gelemediğini görüyorum. O seviyeye geldiğinde anlayacaksın." vb retorik hilelere başvur.
Başarısızlık vuku bulduğunda ya da genel anlatını boşa çıkaracak gelişmeler yaşandığında; başarısızlığı veya yanlışını sahiplenme. Hemen değişen duruma uygun yeni bir anlatı uydur.
Takipçilerin gruba aidiyetini artıracak, sana olan bağlılıklarını sağlamlaştıracak semboller ve ritüeller yarat. Sadece grup üyelerinin anlayacağı ayrı bir terminoloji/dil dahi geliştirebilirsin.
İnsanların fırsat kaçırma korkusuna oyna. Birlikte oldukların için gelecekte büyük bir fırsat veya fırsatlar ortaya çıkacağı inancı yarat. Bugün gruba dahil olmayanların, hasat zamanı fırsattan/lardan yararlanamayacağı söylemini pompala.
Seçkin ve çekici takipçilerin olsun. Bunlar senin pazarlama ve halkla ilişkiler konusundaki doğal elçilerindir. Yüksek profilli takipçiler yeni yüksek profilli takipçilerin yolunu açar.
Takipçiler arasında yayılacak şüphe senin için en büyük tehdittir. Şüphe yayma potansiyeli olanları kontrol altına alamıyorsan, en kısa sürede onlardan kurtul.
Netflix’te 6 bölümlük diziyi seyrederken aldığım notların ilk bölümünü bir önceki yazıda paylaşmıştım.
Aldığım notların devamı. Leadership 101, Chapter 2.
Usta manipülatör olarak her kesime oyna. Baştan hedef kitleni sınırlama.
Takipçilerini/müritlerini manipüle edilmiş hissettirmemelisin. Manipüle edilmiş hissederlerse iş biter.
Herkesin katkı vermesini sağla veya katkı sağladıklarını hissettir. Katkı sağlayan ait hisseder.
Daima, sistemin parçası olmuş, arkanı kollayacak birilerini bulundur. Bu iç halka senin kapıkulu askerlerin olacak.
İçeride neler olduğuna ilişkin bilginin, özellikle olumsuz etki yaratacak olanların, dışarıya sızmasını engelleyecek tedbirler al.
Takipçilerini kontrol etmek istiyorsan, kendilerini düşünmemelerini sağla.
Sana hizmet etmelerini sağla. İnsanların beyinlerini kontrol etmenin yolu davranışlarını/hareketlerini kontrol etmekten geçer. Bir şeye ne kadar zaman harcarsa o kadar duygusal olarak yatırım yapmış ve bağlanmış hisseder.
Uymaya, uyum sağlamaya zorla. Bireyselliği yok et. Kişisel tercih özgürlüğü verme. Senin tercihlerin doğrultusunda tek tip olmaya zorla. Aynı tipte görünmelerini, giyinmelerini ve davranmalarını sağla. Sorgulamayı engellemenin, itaat ettirmenin etkili bir yoludur.
Geçmişleriyle bağlarını kopar.
Utandır ve suçlu hissettir. Uyum sağlamayanlar veya sorun çıkaranlar için iyi bir yıldırma yöntemidir.
Grup içinde gruplar olmasını önle. Böl ve yönet. Grup bağlılığı önemli olmakla birlikte, asıl/mutlak bağlılık lidere olmalı. Grup içindeki başka üyelere veya başka küçük gruplara bağlılık tehdittir.
Bütün kartları elinde tutmak için takipçilerinin bütün zayıflıklarını, kusurlarını öğren. Bunun için muhbirlerin olsun.
Tüm bilgiyi elinde tut. Takipçilerinle paylaşma. Bütün bilgi sana ulaşsın ama sen istediğin bilgiyi istediğinle paylaş. Tabi stratejik olarak seç kiminle paylaşacağını.
İşler iyi gitmediğinde geri adım atma. Eli artır, daha fazla risk al. Tehdit ve düşman yarat. Yaklaşan bir tehlike olduğunu düşünen insanları kontrol etmek kolaylaşır.
Tarikat lideri olmak pop ikonu olmakla bazı benzerlikler içerir. Kullan.
Vizyoner olarak başkalarının göremediklerini görebildiğin inancı yarat. Sadece senin görebildiğin bu gerçeklikte kurtuluş vadet.
Netflix’te 6 bölümlük bir dizi. Seyrederken aldığım notları, kendi anlamlandırma süzgecimden geçirdikten sonra paylaşmak istedim.
Tarikat liderliği için yapılan tespit ve verilen önerilerin önemli bir kısmı; hem kurumsal, hem siyasi liderlik için de geçerli bence.
Bedava liderlik sırları paylaşmış oluyorum bir anlamda. Leadership 101
Tarikat nedir?
Özgür düşüncenin bastırıldığı, insanların zihinlerinin yeniden şekillendirildiği, merkezinde güçlü bir liderin bulunduğu gruplardır.
Tarikatların üyelerine asıl sunduğu/sattığı şey; ait olma, senden büyük bir şeyin parçası olma şansıdır. Doğrudan ya da dolaylı, dünyayı daha iyi bir yer yapma fikri vardır çoğunlukla.
Tarikatlar çok çeşitlidir. Dini tarikatlardan, kişisel gelişim tarikatlarına; başarı/kazanım tarikatlarından, maneviyatla ilgili yeni çağ tarikatlarına kadar geniş bir spektrumu kapsar.
İnsanlar kolay cevaplar peşinde koşarlar. İnsanların duymak istediklerini söyle.
Korkulara oyna. Zafiyetlerinden faydalan.
Merkezde senin olduğun bir inanç sistemi yarat. Dogma oluştur.
Küçük bir hakikat parçası bul ve buna önce kendini inandır.
"Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı" isimli, best seller, kişisel gelişim kitabı, tarikat lideri adayları için başucu kitabıdır. Satış tekniklerinde veya duygusal manipülasyonda gelişim sağlamak isteyenler için olduğu gibi.
Tarikat lideri olma yolunda ilk adımın kişisel imajını manipüle etmek. İlk denemede başarısız olursan yeni şeyler dene. Olmadı, bir daha. Aynı reklamcılar gibi.
Liderliğin için çarpıcı/dokunaklı bir çıkış/başlangıç hikayesi yarat. Seçilmiş kişi, aydınlanma, kırılma anı vb detayları olan.
Takipçilerine özel bir şey sun. Sunduğun bu şey ile ayrıcalıklı hissetsinler. Bu özel şey ise aslında lider olarak sensin. Sana sahip oldukları, seni takip ettikleri için ayrıcalıklı hissetsinler. Gerek doğrudan temas, hatta senin anlattıklarını dinleme, senin vizyonuna ortak olma vs.
Karizma çok tehlikeli bir şeydir. Mantık devre dışı kalır. Kriterler ve prensipler arka plana atılır. İnsanlar evet demeye başlarlar. Doğuştan gelen bir şey değildir. Karizmanı inşa et.
Bazen başarının anahtarı, içinde bulunduğun dönemi anlamaktır. Çevreyi korumak, kişisel özgürlükler, içe/öze dönüş vs. Dönemi anla ve kendi yararına kullan.
Müritlere/takipçilerine özel olduklarını hissettir.
Müritlerinin/takipçilerinin bağlılık, itaat ve sadakatlerini belirli aralıklarla test et.
Yeni mürit/takipçi kazanmak için, büyük kitlelerin ilgisini çekecek, ses getirecek şeyler yap.
Takipçi/mürit sayısı bankadaki para gibidir. Ne kadar fazlaysa o kadar güçlüsün.
Yardım en ulvi insani erdemlerden birisi.
Amaca hizmet edecek şekilde ihtiyaç duyulduğunda yapılan yardımlara aklı başında kimsenin itiraz etmesi beklenmez/beklenmemelidir.
Hem ülkeler arası hem ülkelerin kendi içlerinde, gelir ve servet dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesine yönelik bir emniyet supabı görevi yerine getiriyor bu yardımlar.
Gelelim olumsuz tarafına.
Yardımın sistemik bir hal alması ve büyüklüğünün her geçen gün artıyor olması; düzende bir şeylerin ters gittiğinin, bazı şeylerin yanlış olduğunun ispatı gibi.
Peki, yardımseverler yardıma devam etmek yerine, sorunun asıl kaynağına neden odaklanmıyorlar ?
Yani neden sistemi kaynakları daha adil dağıtacak şekle dönüştürmek için çaba sarf etmiyorlar ?
1) Hakettiklerinden fazlasını aldıklarının farkında olan bir grup, vicdanlarını rahatlatmak için yardım ve sadaka yolunu seçiyor. Fakat sistemin ve kendi pozisyonlarının değişmesini istemiyorlar.
2) Başka bir grup hakettiğinden fazlasını aldığının da bilincinde değil. Yardımı üstünlüklerinin ispatı, başarılı olmalarının teyidi olarak görüyor. Onlar seçilmiş insanlar. Ego tatmini peşindeler.
3) Diğer bir grup, iktidarı ele geçirmenin ve sürdürmenin ana yollarından biri olarak görüyor yardım mekanizmasını. Yardıma muhtaç topluluklar oluşturup veya muhtaç olanları muhtaç bırakıp, oy deposu olarak kullanıyorlar.
Her dönem prim yapan kişisel gelişim aforizmalarından biri daha; "Ne yaparsan yap, en iyisini yap".
Mesaj ilk planda "En iyi olabilirim" şeklinde algılanıyor insan beyni tarafından.
Oysa herhangi bir alanda en iyi bir tane. Bu mesajı satın alan ve uygulayanlardan bir tanesi hariç diğerleri için bu mesaj işe yaramamış olacak.
Evet, en iyi olman olasılık dahilinde. Yine de kendini kandırma. En iyi tanımını eğip, büküp, esnetmez isen; oldukça düşük bir olasılık.
Herhangi bir alanda herkesin en iyi olamayacağı çelişkisinden, kendinin en iyi versiyonu olma perspektifine gelelim.
En iyiyi yapmanın bir maliyeti vardır ve getirisi her zaman ve her durumda maliyetini karşılamayabilir.
Ne yapmalı o zaman ?
Marjinal faydanı (getiri-maliyet) maksimize edeceğin seviyede yap.
Ya da hedef toplam faydanı gerçekleştirebileceğin seviyede yap.
Ya da senden beklenti neyse o seviyede veya biraz üzerinde yap.
İstisnai durumlar hariç, herhangi bir sistem, maksimumda/limitlerde çalışacak şekilde dizayn edilmez.
Gaza gelme!
Ne yapabileceğini görmek, kendi limitlerini test etmek mi istiyorsun ?
Durma!
Marjinal faydanın eksiye döndüğü seviyeleri dahi dene. Sana kalmış.
Şunu da unutma!
Potansiyelini ne kadar verimli kullanırsan o kadar sürdürülebilir olur.
Air filmini seyretmiş olabilirsiniz. Ya da bu paylaşımdan sonra seyretmeyi planlıyor olabilirsiniz.
Paylaşım film hakkında bir eleştiri değil.
Karın korunumu yasasına ilişkin yapmış olduğum 2 nolu paylaşıma güzel bir örnek olduğu için hakkında yazma ihtiyacı hissettim.
Micheal Jordan'ın her yıl Air Jordan satışlarından 400.000.000 USD gelir elde ettiği tahmin ediliyor.
Air Jordan satın alan her tüketici, aslen üründen elde ettiği faydaya herhangi bir katkısı olmayan bir kişiye komisyon ödemek suretiyle bu kişinin zenginleşmesine katkıda bulunuyor.
Tüketici tarafında bir karşılığı olabilir aslında. Bu ürüne sahip olarak kendini özel ve ayrıcalıklı hissetme gibi bir değer yaratıyor olmalı.
Ya da geçmişte başarılı olmuş olan bir sporcunun emeklilikte yıllık 400.000.000 USD pasif gelirine katkıda bulunarak mutlu hissedebilir. 300 USD emekli aylığı ile kendi dar bütçesini denkleştirmeye çalışırken.
Hadi itiraf edeyim. 10 yaşındaki oğlum çok istediği için bir Air Jordan aldım kendisine. Daha öncesinde de lisanslı Fenerbahçe ürünlerine benim algımdaki değerinin iki/üç mislini ödedim birkaç defa.
Algılayabileceği yaşa kadar bu tip irrasyonellikler yapmaya devam edeceğim sanırım.
Şu an bu seviyede bir rasyonellik için erken.
Komisyon konusu fonksiyonu devretmeden araya komisyon/komisyoncu sokulan her iş/gelir modelinde, eninde sonunda komisyon fiyata eklenerek son tüketiciye yansır.
Enerjinin korunumu yasasında toplam enerjinin değişmemesi gibi, kar amaçlı faaliyetlerde karın korunumu yasası geçerli olup, kar değişmez yani sabittir.
Son tüketiciye yansıyan ek komisyonun anlamlı olduğu durumlar, komisyoncunun ürüne ek özellik/fayda sağladığı durumlardır.
Diğer durumlarda, son tüketici aynı ürüne daha fazla ödemek zorunda kalır.