Özünde, doğal olanın iyi; yapay/sentetik/insan yapımı olanın ise kötü olduğu çıkarımında bulunan hatalı akıl yürütme türüdür.
Market raflarında, sabah sağlık programlarında, aşı ve GDO karşıtlarının söylemlerinde sıklıkla rastladığımız bir olgudur.
İçerisinde “Doğal” kelimesi geçen envaiçeşit ürün ambalajına rastlıyoruz marketlerde. Benim için en ilginç olanı “Doğal İnek Sütü” ibareli ürünler. Doğal olmayan inek sütünün ne olduğunu araştırdım, bulamadım. Hayal gücümü zorladım ama nafile. Çiğ/işlenmemiş süt yerine kullanıyorlar sanırım.
Ülkemizde doğal kelimesi aslen, ‘Sahtekarlık yapmadık…’ anlamında kullanılıyor galiba. Yani, “Gerçek Ürün”, “Tarım Bakanlığı Taklit ve Tağşiş Listesine Girmeyecek Ürün” ifade edilmek isteniyor.
Markette mantar satılan reyona geldiniz. Çeşit çeşit doğal mantarlar var, kültür mantarlarının yanında. Kafa yapanı, zehirli olanı… Sonuçta doğalsa iyidir.
Doğal besin destekleri tavsiyeleri maskesi ile, aslında farmakolog ve hatta hekimliğe soyunmuş şifacılara rastlıyoruz, yıllardır sabah programlarında.
Hastalıklara sebep olan bakteri ve virüsler de doğal olduğundan iyi olmalılar. Bunların vereceği zararları önlemeye yönelik geliştirilen aşılar ve ilaçlar ise doğal değillerse uzak durulmalı herhalde.
Bu yanılgı ile karıştırılan “Doğalcılık Yanılgısı – Naturalistic Fallacy” adında bir başka kavram daha var. G.E. Moore’un kitabı ‘Principia Ethica’da incelediği.
Bu daha çok, hoş ve arzu edilen gibi doğal özelliklerden indirgenen ahlak yaklaşımını eleştiriyor. David Hume’ın “Olan ve olması gereken problemi” ile ilişkilendiriliyor.
Benim zaman zaman kafa karışıklığı yaşadığım başka bir doğallık konusu daha var. Antik Yunan’da ele alındığı haliyle doğallık konusu.
Antik Yunan’da doğal olan kavramı, doğanın işleyişinden ve kanunlarından çok, insanların davranışlarını yönlendiren normlar üzerinden tanımlanmış.
Başka bir ifade ile benim yaşadığım kafa karışıklığı, bir konuda karar vermek gerektiğinde ve rasyonelliğin tıkandığı yerde, doğal olan hareket tarzının ne olduğu ile ilgili.