Seneler önce, Teke yarımadasında yapmış olduğum bir cross country uçuşu esnasında, kuş uçmaz kervan geçmez bir yere inmek zorunda kaldım.
Ekipmanımı toparlarken nereden çıktığını anlayamadığım bir köylü yanıma geldi. Selam safhası sonrası, inişimi seyrettiğini ifade ederek, şimdi tekrar nasıl havalanacağımı sordu.
Yamaç paraşütünde bir güç kaynağı olmadığını söyledikten sonra, malzemeyi çantalayıp, sırtıma atacağımı ve sonrasında en yakın yola yürüyeceğimi anlattım. Önce 3 saat o beni taşıdı, şimdi ben onu kaç saat taşıyacağım bilemiyorum dedim.
Karşılık olarak bizim buralarda bir söz vardır dedi ve ekledi.
“Eşek eşeğin sırtını emanet kaşırmış.”
Kurumsal hayatta sıklıkla duyduğumuz “Networking” olayının Anadolu versiyonu açıklaması olduğunu düşündüğüm ifadeyi hafızama yazdıktan sonra, hoş bir sohbete devam ettiğimizi hatırlıyorum.
Uzun yıllar boyunca, diğer bireylere yaptığımız iyiliklerin, evrimsel anlamda bir karşılığının olmadığı düşünüldü. Ta ki Robert Trivers ‘Reciprocal Altruism’ kavramını ortaya atana kadar.
Görselde konseptin çalışma mantığını görmek mümkün.
Bir organizmanın evrimsel anlamda kendi şansını azaltma pahasına ve ilk planda bencilce gözükmeyen bir şekilde, diğer bir organizmanın şansını artıracak davranış sergilemesini, sonrasında benzer bir karşılık beklemesi olarak açıklayan teori.
Networking kavramının evrimsel biyoloji bakış açısıyla arka planını açıklıyor.
Robert Trivers’ın makalesini kaleme almasından ve networking olayının kurumsal arenada popüler olmasından çok önce; bizim Anadolu insanı farkına varıp, olayı özetleyen bir deyiş geliştirmiş.