Tanrı tanımaz Diagoras'a, tanrılara dua eden ve sonrasında çıkan fırtınadan sağ kurtulmuş inananların resmedildiği tabletler gösterilir ve sorulur.
"Bu da mı gol değil Diagoras ? Dua ettikleri için kurtuldular."
Diagoras soruyla cevap verir.
"Dua ettikten sonra boğulmuş olanları resmeden tabletler nerede ?"
Hikaye bundan iki bin yıl önce yaşamış Cicero tarafından aktarılmış.
Fırtınadan kurtulamadıkları için hikayelerini anlatamayanlar aslen sessiz kanıt problemine vurgu yapıyor.
Survivorship bias ile benzerlikler içeren bir yanılgı türü.
"Çocuktur kirlenir...Tomo ile temizlenir...." reklam sloganını hatırlayanlar vardır. Reklamın hoşluğuna rağmen, slogan başından beri beni rahatsız etmiştir.
Reklamın ortaya çıkışının çok öncelerinden başlayarak; gerek berber muhabbetlerinde, gerek arkadaş sohbetlerinde gündeme gelen, hijyen-bağışıklık sorunsalına benzetmem ile alakalı sanırım bu rahatsızlık.
Hijyenin o kadar da gerekli olmadığını savunan grup, argümanlarını hijyene dikkat etme lüksü olmayan fakir ailelerin çocuklarının sağlıklı ve hastalıklara karşı dayanıklı oldukları savıyla gerekçelendirirler çoğunlukla. Hindistan'da yaşayan çocukların sağlıklı ve güçlü olduklarına kadar el arttıranlar çıkar ara ara.
Doğrudur, hijyen şansı olmayan çocukların da önemli bir kısmı hayatta kalır. Hikayelerini anlatamayanlar ise, sessiz kanıtlar olarak tarihte yerlerini alır.
Başkaca sessiz kanıtlar da vardır kanımca. Ancak ispat edecek verilere sahip değilim.
Bulundukları ortam sebebiyle sürekli hastalıklara maruz kalan çocukların, atlattıkları her hastalıktan kalan marazların toplamı sebebiyle, orta ve uzun vadede karşılaştıkları sağlık ve yaşam kalitesi sorunları gibi.
Kurumsal tarafa geldiğimizde ise, ara ara rastladığımız,
- "Başarılı olan insanların ortak özellikleri",
- "Nasıl Unicorn yaratılır? 10 başarılı Unicorn örneği üzerinden bir inceleme"
vb çalışmalarda görürüz sessiz kanıt problemini.
Başarılı olmuş Unicorn'larla aynı yeteneklere sahip olan, aynı aksiyonları alan, binlerce hatta onbinlerce parlak fikir, start up mezarlığında yerini almıştır.
Aynı şekilde, başarısız insan mezarlığında da; başarılı insanlarla aynı yeteneklere sahip, aynı davranış ve aksiyonları sergilemiş yüzbinlerce insan vardır.
Bunların hikayeleri rating almadığından, sessiz kanıtlar aleminde boşlukta savrulan daha önceki hikayelerin yanındaki yerlerini alırlar.
Kanseri nasıl yendim hikayecileri de sessiz kanıtlara ilişkin körlüğümüzden faydalanır.
Önerilen ruhsal/zihinsel reçeteyi uygulayan ve istatistiklere dahil olanlar, kitap yazamadıkları için seslerini duyuramaz.
Sessiz kanıtlar akademik ortam için de değer yaratabilir.
Akademik çalışmalar ancak anlamlı sonuçlar vermesi ve bazı dergiler için ilgi çekici bulunması durumunda yayınlanma şansı elde edebiliyor.
Herhangi bir alanda literatür taraması yapıldığında, sadece yayınlanmış deney ve çalışmalara ulaşılabiliyor.
Yayınlanmış çalışmaların 1.000, belki 10.000 katı kadar araştırma, yayınlanmamış akademik çalışmalar/deneyler sessiz evrenine göç ediyor.
Oysa başarısız deney ve denemelerden de öğrenecek çok şeyimiz var.
Yeni bir girişim fikri olarak buraya bırakmış olayım. Başarısız/yayınlanmamış akademik çalışmalar veritabanı.
Kriminal profilleme kavramı suç ve suçlu takibi için kullanılan, Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz bir kavram.
Filmlerde işe yarayan ve seyretmesi keyifli bir süreç olan bu kavram da sessiz kanıt problemi barındırır.
Profilleme ile ancak başarısız ve enselenmiş suçlular için davranış tarzı ile kişilik özellikleri eşleştirmesi yapabilirsiniz.
Başarılı suçluların davranış tarzları, yöntemleri ve kişilik özellikleri; ya kendileri ile birlikte mezara gidecek, ya da usta çırak ilişkisi ile bir sonraki nesile aktarılacaktır. Kurgu olduğu düşünülen suç romanları ile kanıt olarak kalıcılık kazanması da mümkün.
Başka bir ifade ile, kriminal profilleme sadece başarısız suçluları yakalamada işe yarayan bir yöntem gibi duruyor.
Başarı/başarısızlık alanının ne olduğu ve büyüklüğü değerlendirmede önemli. Rastlantısallık her alanda eşit etkiye sahip değil.
Rastlantısallığa pozitif taraftan bakarsak şans faktörü, negatif taraftan bakarsak risk faktörü olarak değerlendiriyoruz.
Çok büyük başarılar büyük rastlantısallığın bulunduğu alanlarda hayat bulabiliyor.
Elon Musk ve Steve Jobs dişçi olsalar, yeteneklerini ve başarıya ilişkin yöntemlerini dişçilik alanında sergileseler, isimlerini duyma ihtimalimiz olmazdı sanırım.