İnsanlar kendileri/grubu için en iyi kararları alan veya alacağına inandıkları insanları lider kabul etmeye/seçmeye meyillidir.
'En iyi karar' tanımı içinde karar alma yetkinliği kadar; kararlarda kendilerinin ne kadar gözetileceğine/kayrılacağına ilişkin algılar da rol oynar.
Lideri seçecek olanın ahlak ve erdem seviyesine bağlı olarak, grubun tüm üyelerine ve hatta grubun rakiplerine adil muamele edilmesi kabul/seçim kriteri olabilir.
Genellikle olan ise, birey olarak veya ait olunan alt grup olarak liderin kararlarında ne kadar kayrılacağı algısı ile lideri belirlemektir.
Bizden/bizim gibi tanımlaması bu açıdan önemlidir.
Rakiplerle/düşmanlarla mücadelede en iyi kararları alacak, grubu başarıya taşıyacak kişi illüzyonu belirleyicidir.
Düşman/rakip tanımlama (hayali de olsa) bu açıdan gereklidir.
Değerlendirmede nesnel gerçeklik değil, oluşturulan algı ön plandadır. Yani lider adayı iyi bir hikaye anlatıcısı, umut taciri, hayal satıcısı olmalıdır.
Düşmanlarla/rakiplerle mücadelede en iyi kararları alacak kişiyi lider seçme dürtüsünün arkasında da bireysel fayda söz konusu aslen.
Grup yenilirse bireysel olarak zarar görme durumu ortaya çıkacak. Bundan kaçınmanın yolu düşmana/rakibe karşı en iyi kararları alacak kişinin arkasında saf tutmaktan geçiyor.
Burada yanlış bir şey olmamakla birlikte, lider adayları veya liderler tarafından kullanılan bir durumdur.
Örneğin yanlış kararlarınız sebebiyle ekonomi kötüye gidiyor. Desteği kaybetmeye başladığınız bir ortamda, gerçekte var olmayan dış güçler/faiz lobisi/ekonomik tetikçiler tanımlaması ile hayali bir düşman oluşturuyorsunuz. Artık düşman var ve insanlar bunlarla en iyi savaşabileceğini düşündüğü kişinin arkasında tekrar saf tutuyor. Olmayan düşmanı belirleyen, doğal olarak o düşmanla savaşta en iyi kararları alabilecek lider adayı oluyor.
Liderin kararları, kaynakların grup üyeleri arasında nasıl paylaştırılacağı, kimlerin ödüllendirileceği/cezalandırılacağı, kimlerin hangi pozisyonlarda görevlendirileceği, kimlere hangi yükler ve sorumluluklar verileceği benzeri hususları şekillendirmektedir.
Grup üyesi bu kararlar sonucunda karlı çıkan tarafta olmakla ilgili beklenti içerisindedir. Bu beklentiyi karşılayacak kararları alacağına inandığı kişiyi lider olarak seçmek eğilimindedir. Lider adayının geçmiş kararları bu inancı besleyebilir.
Bu inancı destekleyen diğer husus benzerlik algısıdır. Lider adayına ilişkin, 'Benim gibi düşünüyor', 'Benim üst kimliğime sahip', 'Benim geldiğim çevreden geliyor', 'Bizim ekolden' benzeri tanımlamaların arka planında benzerlikten hareketle kayrılma beklentisi söz konusudur.
Bir seçim yapması söz konusu olduğunda beni seçecek. Beni diğerlerinden daha fazla kollayacak. Kaynakların daha fazla kısmını bana paylaştıracak. Liderin ve benim ait olduğum alt grup, kararlardan en çok faydalanan grup olacak.
Şu an ülkemiz siyasetindeki liderlik oluşumunun temelinde bu mekanizma geçerlidir.
Siyasetteki liderlik mekanizması böyle, kurumsal tarafta veya diğer örgütlenmelerde durum farklı mı ?
Bazı iyi örnekler dışında diğer tüm örgütlenmelerde de benzer bir yapı söz konusu.