Bundan 15-20 sene önce, varlıklı bir ailenin kızıyla hayatını birleştirme kararı alan bir arkadaşıma, müstakbel eşinin hangi üniversite mezunu olduğunu sormuştum. Aldığım cevap beni şaşırtmıştı. Üniversitede okumadığını, İsviçre’de ‘Leydilik Okulu’nu bitirdiğini söylemişti.
İlk şaşkınlık sonrası yaptığım araştırmada, genç kadınlara yönelik ‘Charm School’ ya da ‘Finishing School’ olarak geçen bir okul konsepti olduğunu öğrenmiştim. Genç kadınları, varlıklı insanların dahil olduğu cemiyet hayatına hazırlama amacına yönelik eğitim veren bu okulların; sosyal zarafet ve üst sınıf kültürel ritüellere odaklandığını öğrenip biraz daha fazla şaşırmıştım.
O ana kadar bu tip okulları, 17-18 yüzyıla ilişkin dönem filmlerinde rastlanacak bir kavram olarak düşünmüştüm. Bana biraz çağ dışı gelmişti.
Hayat beni kurumsal eğitim arenasına sürüklediğinde, davranışlara odaklanan eğitimler pek revaçta değildi. Sonra sonra, ‘Soft Eğitim’ ve ‘Kişisel Gelişim Eğitimi’ kavramlarıyla tanıştım.
‘Soft’ tarafta eğitmen olmak için sertifikasyonları tamamlamama rağmen, bir türlü bünyemin kabul etmediği bir şeyler vardı. Kurumsal hayatta yıllar geçirmiş koca koca insanlara ilişkilerini nasıl yöneteceklerini anlatmak, insanları etkileyerek peşinden gelmelerini sağlayacak davranış kalıplarını göstermek absürd geldi. Bir de bunları uygulatarak benimsetmeye uğraşmak, biraz terbiye eğitimi gibi geldi.
Sonrasında benim bu iş için uygun olmadığıma karar verdim. Böyle bir talep vardı ancak, ben inanmadığım, doğru bulmadığım şeyi yapmayacaktım.
Halen bakış açım çok değişmedi. İnsanlara davranış ve görgü kuralları ile ilgili eğitimlerin, ailede ve ergenliğe kadar olan dönemde okullarda verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Diğer taraftan her eğitim kişiseldir ve her eğitim gelişimdir. Burada, varsa, entelektüel serzeniş; davranış/terbiye merkezli yetişkin eğitimlerinedir.