Cuma, 14 Haziran 2024 17:24

BENİM DOĞRULARIM, BANA GÖRE YANLIŞ

Yazan
Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

 

 

Benim doğrularım diye bir şey yok.

 

Doğru senin doğrun olmadığında da doğru.

 

Bana göre yanlış diye bir şey de yok. Yanlış senin keyfine bırakılan bir tercih alanı değil.

 

Böyle giriş yapınca itici geldi değil mi ?

 

Düşünce özgürlüğü, bireysellik felan, filan...

 

Görüş, karar ve yargılarımız konu olduğunda, hepimiz bir miktar kafa karışıklığı yaşıyoruz.

 

Doğru ve yanlış tanılamasını işimize geldiği gibi kullanıyoruz.

 

Kanıtlar görüşümüz lehinde ise, "doğru" ve "yanlış" ifadelerini kalın harflerle ve yüksek sesle kullanmaktan çekinmiyoruz.

 

Karşıt görüş lehine kanıtlar sunulduğunda ise "benim doğrum", "bana göre yanlış" tanımları arkasında kaçamak güreşiyoruz çoğunlukla.

 

Konuyu netleştirmek adına, iddialar ekseninin nesnel (objective claim) ve öznel (subjective claim) iki ucundan bahsetmek gerek.

 

Öznel iddia (subjective claim), özneye bağlı olarak değişiklik gösteren; duygu, değer, tercih, zevk ve yargıların işin içinde olduğu alan olarak tanımlanabilir.

 

Nesnel iddia (objective claim) diğer taraftan, gerçeklikle ilgili konuları kapsar. Gerçeklikle ilgili olması, gerçek olduğu anlamı taşımaz. Doğru veya yanlış değeri alabilir. Yanlış değeri aldığında gerçek olmadığı anlamı taşır.

 

Oh çok güzel ! Olay çözüldü o zaman.

 

Zevklerle renkler tartışılmaz... Gerçeklik de bilimin ilgi alanı...

 

Eleştirel düşünmeye ve rasyonelliğe çok da gerek yok o halde ?

 

Aksine, öznellik/nesnellik ekseninin bu iki ucu, düşünsel faaliyetlerimizin çok küçük bir bölümünü oluşturuyor aslen.

 

Akıl yürütme faaliyetlerimizin çoğunluğu bu iki uç arasındaki alanda gerçekleşiyor.

 

Bu alan, ne tam nesnel gerçekliğin ne tam kişisel tercihlerin alanı.

 

Yani, ne gerçeklikle ilgili kesin doğru veya yanlışlar var bu alanda; ne benim tercihim benim kararım diye basitleştirilebilecek iddiaların oyun alanı burası.

 

Örgün eğitim ve siyaset bu ara alanı şekillendirmeye çalışır tüm dünyada.

 

Eğitim müfredatı bu anlamda önemlidir. Nesnel gerçeklikle ilgili temel bilimlere ilişkin ders saatleri ve içerik azaltılırken, dünya görüşü ve ideoloji içerikli ders saatleri artırılır.

 

Egemen ve yönetici sınıfın dünya görüşü ve ideolojisi, örgün eğitimden başlayarak, nesnel gerçeklikmiş gibi benimsetilmeye çalışılır.

 

Sonra ortalıkta, fanatik takım taraftarı gibi, kendisine ezberletilenleri; "benim doğrularım", "bana göre yanlış", "benim tercihim benim kararım" diye diye savunan tipleri görürsünüz.

 

Sorgulamaya kalktığınızda ise, "katılmayabilirsin ama saygı göster" tepkisiyle karşılaşırsınız.

 

 

 

 

 

Okunma 364 defa